Açıklanamayan İnfertilite ve Tedavi Seçenekleri

Açıklanamayan İnfertilite ve Tedavi Seçenekleri

İnfertilitenin değerlendirilmesinde standart olarak semen analizi, yumurtlamanın tespiti ve yumurtalık rezervinin değerlendirilmesi, transvaginal ultrasonografi, rahim filmi ve gerekirse seçilmiş vakalarda laparoskopi gibi tanısal işlemler yapılmakta ve bunların normal olması durumunda infertil çiftlerin yaklaşık %15-20’inde hiçbir neden bulunamayarak açıklanamayan infertilite tanısı konmaktadır. Klasik olarak bu tanı için genellikle 1 yıllık korunmasız cinsel ilişki temel alınmakta, 35 yaşından büyük kadınlarda ise bu süre 6 aya indirilebilmektedir. Yapılan testlerle bir adet dönemi içerisinde açıklanamayan infertilite tanısı konulabilir ve sonrasında karşımıza çıkan tedavi seçenekleri; 1) Operatif laparoskopi 2) Zamanlanmış cinsel ilişki (timed intercourse) ve bekleme süresinin uzatılmasıyla (expectant management) birlikte yaşam tarzı değişiklikleri, 3) Aşılama (IUI), 4) IVF/ICSI yani tüp bebek’tir.

Ancak gerek açıklanamayan infertilite tanısı için gerekli bulunan ve kadının yaşına bağlı olarak 6 ya da 1 yıl ile sınırlanan süre ve gerekse kullanılan testlerin ve tedavi yöntemlerinin hangi sırada ve ne sıklıkta kullanılacağının belirlenmesi ampriktir ve eksiktir. Ayrıca bu testler ile başarılı bir döllenmenin gerçekleşip gerçekleşmediğini anlamak mümkün değildir.

 TEDAVİ SEÇENEKLERİ

  • Laparoskopi: Açıklanamayan infertilitede rolü çok tartışmalıdır ve son yıllarda sadece endometriozis semptom ve şüphesi olan hastalarda yapılması öngörülmektedir.

 

  • Bekleme Süresinin Uzatılması ve Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Epidemiyolojik çalışmalar sigara, anormal BMI ve aşırı alkol ve kafein tüketiminin kadınlarda üremeyi azalttığını göstermektedir. Bu nedenle kadın partnerler bu faktörlerin ortadan kaldırılması için uyarılmalıdır. Yapılan birçok çalışmada açıklanamayan infertilitesi olan kadınlarda 6 aylık bir bekleme süresinin 6 ay klomifen sitrat tedavisinden farklı olmadığı, yine açıklanamayan infertilite nedeniyle 6 aylık bekleme süresi ile bu sürede aşılama tedavisi olanlar arasında gebelik oranlarının farklı olmadığı gösterilmiştir. Ancak kadın yaşının ileri olması ve evlilik süresinin uzaması durumunda açıklanamayan infertiltede beklenilen gebelik oranları dramatik olarak düşmektedir.

 

  • Aşılama (IUI): Yıkanmış spermlerin yumurtlama zamanında rahim içine bir kateter yardımı ile yerleştirilmesidir. Spontan (ilaçsız) siklusta yapılabildiği gibi, KOH eşliğinde yani klomifen sitrat ve diğer antiöstrojenler, gonadotropinler ve bunların kombine kullanımı ile gerçekleştirilebilir. Bu konuda yapılan çok sayıda çalışma IUI’ın ve ovülasyon indüksiyonun bağımsız değişkenler olarak gebelik oranlarını artırdığını göstermektedir. Ovülasyon indüksiyonu yapılmaksızın spontan siklusta IUI uygulaması spontan siklusta zamanlanmış ilişkiden, KOH ile IUI uygulaması spontan siklusta IUI uygulamasından daha başarılıdır. Klomifen sitrat ile IUI’ da siklus başına yaklaşık %7 olan gebelik oranı gonadotropinlerle yapılan IUI uygulamalarında yaklaşık %9-12 civarındadır ve bu içlerindeki en etkin yöntem olarak gözükmektedir ancak maliyet artışının yanısıra çoğul gebelik ve hiperstimülasyon riskide artmaktadır.

 

  • Tüp Bebek (IVF/ICSI): Açıklanamayan infertilitenin tedavisinde en pahalı fakat en başarılı tedavi yöntemidir. OHSS ve çoğul gebelik gibi komplikasyon oranları artmakla birlikte minimal stimülasyon protokollerinin artan kullanımı, frezing (dondurma) uygulamalarının yaygınlaşması, transfer edilen embriyo sayısındaki kısıtlamalar bu olumsuzlukların oranını azaltmaktadır. 2006 SART verilerine göre 12726 siklusta 35 yaş altı kadınlarda siklus başına %40,4 ve 35-37 yaş arasında %38,9 canlı doğum oranı bildirilmektedir ki bu oranlar günümüzdeki teknolojik gelişmeler ile daha yüksek oranlara ulaşmıştır.

 

Ankara Tüp Bebek Merkezi diğer blog yazıları için tıklayınız.