Tüp Bebekte Laboratuvarda Kullanılan Ek Tedaviler Nelerdir, İşe Yarıyorlar Mı?

Tüp Bebekte Laboratuvarda Kullanılan Ek Tedaviler Nelerdir, İşe Yarıyorlar Mı?

Tüp bebek tedavi sikluslarının hazırlık aşamasından başlayarak her basamağı başarı üzerinde son derece önemlidir, ancak en önemli dönem mutfak yani laboratuvarda geçen süreçtir. Laboratuvarda klasik kalite kontrol sistemlerinin uygulanması başarıda altın anahtardır, ancak klinikte olduğu gibi laboratuvar uygulamalarında da başarıyı artırmak amacıyla başvurulan ve çoğu yeterince araştırılmamış ya da yeterli düzeyde kanıtı olmayan çok sayıda ek yöntem (add-ons) mevcuttur. Hastaların çoğu yeterli kanıt düzeyi olmayan, genellikle son derece pahalı bu ek yöntemleri sadece kendilerine önerildiği ve yeterince kanıtın var olduğunu düşündükleri için veya çok deneme sonrası başka çareleri kalmadığı için kabul etmektedirler. Bu kısımda laboratuvar uygulamalarında başarıyı artırdığı düşünülen bu ek yöntemler;

1-Time lapse imaging (Embriyoların video ile izlenmesi); Sperm ve oositin döllenmesi sonucunda oluşan embriyolar transfer zamanına kadar inkübatör adı verilen ısı, Ph, O₂ ve C0₂ düzeyleri ayarlanmış fırın benzeri yapıların ve özel besleyici sıvıların içerisinde (kültür ortamı) izlenirler.  Bu süreçte embriyoların gelişimini incelemek için inkübatörlerin kapağı açılarak embriyolar dış ortama alınır ve mikroskop altında değerlendirilir. Oysa embriyoların video ile izlenebildiği inkübatör sistemlerinde embriyoların dış ortama sık olarak çıkarılmasına gerek yoktur ve gelişimleri video ile izlenebilmektedir. Böylece hem embriyolar dış ortama çıkarılmadığı için ısı, PH, gaz değişimlerinden etkilenmeleri önlenmekte hem de embriyoların gelişimleri daha yakından izlenerek daha iyi gelişim gösteren embriyolar seçilebilmektedir. Ancak bu sistemler hem çok pahalıdır, hem siklus maliyetini artırmaktadırlar hem de araştırma yapan laboratuvarlar dışında tüm laboratuvarlarda bulundurulmasının gebelik ve canlı doğum oranlarını artırdığına dair yeterli kanıt yoktur.

2-Assisted Hatching (AHA; Embriyonun dış kabuğunun yardımla açılması); Yumurtanın ve döllenme sonrası gelişen embriyonun dış kabuğu zona pellusida olarak bilinir. Embriyonun transferinden sonra embriyo blastokist aşamasına gelince zona tabakası açılarak embriyo endometrium adı verilen rahim duvarı ile temasa geçer ve buraya tutunarak gebeliği başlatır. İşte embriyonun dış zarı olan zona tabakasının asitle, mekanik olarak ya da lazer ile yardımla açılmasına AHA adı verilir ve gebelik oranını artırdığına inanılır. Gebelik oranlarında artış görülmekle birlikte canlı doğum oranlarında artışla birlikte olduğuna dair yeterli kanıt yoktur, tek yumurta ikizliği oranını artırabilir. Özellikle 5. Gün aşamasında dondurulan embriyolar çözüldükten sonra yapılması yararlı bulunmuştur. Bunun dışında rutin kullanımı için yeterli kanıt yoktur.

3-Blastokist transferi; Embriyoların 2. ya da 3. günde transfer edilmeyip laboratuvarda 5. veya 6. güne kadar izlenip blastokist aşamasında transfer edilmesidir. Blastokist aşamasına kadar ulaşan bir embriyonun tutunma olasılığı kesinlikle daha yüksektir. Ancak burada blastokist transferi her hasta için uygun olmayıp ancak yeterli sayıda döllenmiş yumurtası ve yeterli sayıda bölünme aşamasında embriyosu olan hastaların blastokist transferi için uygun olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Aksi takdirde az sayıda iyi kalitedeki embriyosu olan hastalarda transfer yapılmayıp beşinci güne kadar beklenirse transfer edilecek embriyo bulunamayabileceği unutulmamalıdır.

4-Hyaluronik asit (Embriyo glue); Embryo transfer medyumuna eklenen hyaluronik asitin birçok mekanizmayla gebelik ve çoğul gebelik oranını artırdığı düşünülmektedir. Ancak bu konuda daha büyük ölçekli çalışmalara gereksinizm vardır ve şimdilik kanıt düzeyi yeterli değildir.

5-Sperm DNA fragmantasyonu ölçümü; Sperm DNA fragmantasyonunda artış yapan varikosel, sigara vb. birçok faktörün olduğu ve bu artışın gebelik oranlarını azaltıp, düşük oranlarını artırdığı iddia edilerek sperm DNA fragmantasyonunun değerlendirilmesinin gerekliliği ileri sürülmektedir. Ancak yapılan testler arasında bir birlik yoktur, test için spermler boyandığından normal spermleri seçip kullanmak olası değildir ve ayrıca artmış sperm DNA fragmantasyonunun düzeltmek için önerilen antioksidanlar, varikoselektomi ya da testis spermi kullanımı önerilerinin hepsi amprik olup yeterli kanıt sağlamaktan uzaktır.Bu nedenlerle rutin olarak değerlendirilmesi önerilmemektedir.

6-Sperm seçim yöntemleri; Olgun, sağlıklı ve genetik olarak normal bir spermin seçilmesi için önerilen çok sayıda yöntem mevcuttur. Bunların hiç birinin gebelik oranlarını artırdığına ve düşük oranlarını azalttığına dair kesin kanıt mevcut değildir.

a-PICSI (Fizyolojik ICSI); Hyalüronik asit normalde oositin çevresinde bulunur ve sperm buraya bağlanır. Tüp bebek laboratıvarında da ortamdaki hyaluronik asite bağlanan spermlerin seçilmesi durumunda bu spermlerin şekil, hareket ve DNA yönünden daha normal olacağı ve gebelik oranını artıracağı iddia edilmektedir.

b-MACS; Daha düşük apopotozisi olan spermlerin seçilmesi ve kullanılması esasına dayanır.

c-IMSI (Morfolojik olarak normal spermlerin seçilmesi); Yaklaşık 6000 büyütme altında seçilen spermlerin kullanılması esasına dayanır.

d-Mikroçip (Microfluidic system); Mikrokanallardan yüzdürülen spermlerin seçilmesidir. Normal sperm hazırlama yöntemlerine gösterilmiş bir üstünlüğü yoktur.

7-PGS (Preimplantasyon genetic screening); Anne ya da babada bilinen bir genetik hastalık ya da kromozom bozukluğu olması durumunda bunun bebeğe aktarılmasını önlemek için tüp bebek ile elde edilen embriyolardan biyopsi ile parça alınması ve PGD adı verilen yöntemin uygulanması gereklidir ve bunda hiçbir bir tartışma yoktur. Ancak anne ve babada biline bir genetik hastalık yokken embriyoların genetik olarak incelenmesi ve normal (öploid) embriyoların transfer edilmesinin gebelik oranlarını artırdığı iddiası günümüzde en önemli tartışma konularından biridir. Sadece çok sayıda yumurtası olan ve genç yaştaki sınırlı bir hasta grubunda yararlı olabileceği gösterilen bu yöntemin rutinde uygulanmasının hiçbir kanıtı yoktur. Mevcut teknik problemler, embriyolarda görülen mozaisizm, embriyoların kendilerini onarabilme yetileri, işlemin son derece pahalı olması gibi tüm bu mevcut sorunlar nedeniyle rutinde kullanılması ve hastaların bu şekilde yönlendirilmesi yanlış bir uygulamadır.

Ankara Tüp Bebek Merkezi diğer blog yazıları için tıklayınız.